Değerli okurlarımız, pek tabii bir gerçektir ki sağlıklı yaşam için, nasıl ki zihni beslenmenin önemi hep vurgulanagelen bir gerçek; aynen öyle de, beden beslenmesi, doğru gıdalar alması, hele hele her inanç sahibi insanın kendi inanç dünyasının çizdiği sınırlar içinde beslenme hassasiyeti artık yadsınamaz bir gerçek olarak duruyor karşımızda.
Bu bağlamda; Yahudi’den Müslüman’a, bu husus ciddi bir gündem konusudur ve yine bu konuda yapılan çalışmaların sayısı azımsanmayacak ölçektedir artık. Bu açıdan yapılan araştırmalar; gıda katkı maddeleri, jelâtin, karmin, kefir ve boza, hayvansal maya ve modern kesim usulleri gibi hâlâ güncelliğini koruyan ve farklı toplantılarda müzakere mevzuu olan güncel problemler olarak önemini korumaktadır, diyebiliriz. Burada ele alınan konuların şer’î hükmü de elbette Avrupa’da yaşamak durumunda kalan müslümanların her daim gündemlerini meşgul edegelmiştir esasen. Şu anda içinde bulunduğunuz sitemizin genel konsepti içinde yerini alan temel husus, şer’î hükmünün yanısıra, modern bilmin verilerinden istifade edilerek konuyla ilgili özet bir bilgi verilmesine ve genel bir bakış açısı sunulmasına dikkat edilmiştir.
Söz gelimi İslâm’da yenilmesi haram kılınan domuzun etinden, yağından, kılından, pankreasından, midesinden kısaca hemen her organından farklı farklı katkı maddeleri üretilmiş ve bunlar gıda imalâtında kullanılmıştır. Aynı şekilde alkol, gıda endüstrisinde kullanılan en önemli maddelerden biri hâline gelmiş ve değişik maksatlarla yiyecek ve içecekler içinde yerini almıştır. Gıdalarda çok geniş bir kullanım alanı bulunan jelâtin de, kökeni itibarıyla kendisine hep şüpheyle bakılan ve tartışma mevzuu olan maddelerdendir. Bahse mevzu olan bu jelatin adlı katkı maddesi ise üretim kaynağı olarak nerdeyse tüm hayvanlarda olması nedeniyle hep tartışma konusu olmaktadır. Birçok insanın hemen her gün tükettiği peynirler hakkında bile kullanılan mayadan dolayı farklı görüşlerin bulunduğu bir gerçektir.
Kısaca gelişen gıda teknolojisiyle birlikte domuz, kan, içki ve murdar hayvan gibi haram yiyecek ve içecekler hammadde olarak kullanılmak üzere fabrikalara sokulduğu ve birçok gıda ürününe karıştırıldığı artık hemen herkesin bildiği hususlardan olduğu,
Öte yandan hayvan kesimiyle ilgili yaşanan problemler de ciddî şekilde zihinleri meşgul ettiği,
Bununla birlikte konunun heptenci mülahazalarla ele alınmasının yanlış olduğunu da ifade etmek gerekir. Bunun yerine konuyla ilgili bütün hükümler ve helâl-haramlar alanında geçerli olan bütün disiplinler birlikte değerlendirilmiştir. Meselenin daha bütüncül bir bakış açısıyla ve daha teferruatlı ele alınması gerektiği hususlarını birlikte ele aldığımızda, diyebiliriz ki: ‘sadece fıkıh kitaplarından öğrenilen malumatla, yiyecek ve içeceklere dair problemlerin çözülemeyeceği’ yaklaşımından hareketle;
Günümüzde gıda endüstrisinde o kadar büyük gelişmeler kaydedilmiş ve fıkhî açıdan problemli olabilecek o kadar büyük sorunlar baş göstermiştir ki, bunları araştırıp öğrenmeden ve hatta yerinde görmeden fetva vermek, görüş beyan etmek isabetli bir yaklaşım olmayacaktır.
İşte tam da bu sepeplerle yukarıda çok da detaylarına inmemeye çalışarak ana hatlarıyla çizmeye çalıştığımız bu mühim meselenin hem çözümü adına, hem Avrupa’da yaşayan müslümanlara bir ışık olma adına, hem de bundan sonra yapılacak çalışmalara ve karınca kararınca bir istikamet verme adına bu hususta uzmanlaşmış gıda mühendisi arkadaşlarımızın yaptıkları çalışmaları istifadenize sunmak istedik. Gerek genel yaklaşımlarla ve gerekse uzun denebilecek araştırmaları bir tablo haline detaylandırarak istifadelerinize sunmaya çalışık.
Ezcümle:
Gıda tüketimi insanlığın yeryüzüne ayak bastığından beri vazgeçilmezdir. Tıpkı hava, su, ateş ve toprak gibi. Asıl gaye, ayakta durmamızı sağlayacak kadar yeme olmalıdır. Tüketilen tüm gıdaların esasında insanın rabbine karşı kulluğuna yetecek kadar olması gerekir.
İslami kaynaklarda yenilmesi yasak olan hayvanlar belirtilmiştir. Bunlardan domuzun etinden, tüyünden, iç organlarından kısaca her yerinden toplamda 189 adet üründe kullanılabilecek katkı maddesi üretilmiş ve bu katkı maddeleri dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde kullanılmaktadır.
Birçok müslüman ülkelerde bu hassasiyeti dikkate alarak bir standart ve denetim mekanizması adına kurumlar kurulmuş olmakla beraber ülkelerin kendi kriterleri, mezhep farklılıkları da eklenince tüketicilerin kafası bir hayli karışmaktadır. Ortak konsept oluşması adına güncel meselelerin ele alınması için, kimyager, biyokimya, mikrobiyolog ve gıda mühendislerinin, konu hakkında ihtisas sahibi ilahiyatçılardan oluşacak bir heyetin vereceği kararlar daha isabetli olacaktır. O zamana kadar tüketici olan bizlere yol gösterecek güvenilir kişi ve kurumların tavsiyelerine uymak en azından helal gıda konusunda bizlere kolaylıklar sağlar.
Dünyada en kapsamlı gruplar olan;
- Vegan,
- Yahudi (KOŞER),
- Vejeteryanlar’dan istifade ile birlikte kendi kriterlerimizle örtüşen gıda katkı maddelerini tüketmemiz en uygunudur. Meselâ, E120 “karmin” dediğimiz kırmızı renk veren madde: hem veganlarda hem de yahudilerde tüketilmesi yasaktır.
Bilinçli tüketici olmanın ilk yollarından biri de etiket okumanın gerekliliğidir. Yani gelişi güzel bir alışveriş yapılmamalıdır. Burada birkaç gıda katkı maddesine bakalım:
E471 veya açık adıyla Mono-en diglyceriden van vetzuren: bu madde hem hayvansal hem de bitkisel olabilmektedir. Etiketlerde açık bir izah yoksa bu maddenin tüketilmesi sakıncalıdır.
E920 ve E921 açık adıyla L-cysteïne. Bu madde her türlü kıldan (insan saç kılı, domuz kılı vs) elde edilmektedir ve en çok da unlu mamüllerde kullanılmaktadır.
Stremsel (peynir mayası) peynir yapımında kullanılan mayanın menşei önemlidir. Ya hayvansal ya da bitkisel olmasına dikkat edilmelidir: hayvansal ise; ya domuz ya da eti yenen diğer hayvanlar. Burada dikkati çeken husus; eti yense de helal kesim meselesi vardır. Peynir etiketinde sadece ‘stremsel’ yazıyorsa tüketilmesi sıkıntılıdır. Uygun olanlar;
- helal peynir mayası
- bitkisel maya
- mikrobiel maya olmasıdır.
Et ve et ürünlerinde ise; etiketlerinde helal sertifika veren kurumun sembolü varsa tercih edilmelidir. Sadece helal yazması, su-i istimâle açıktır.
Bunlar ve diğer katkı maddelerinin yanında aromalar, gazlar GDO’lu maddeler ve sirkeler vs. Hakkında bilinçli tüketici olmanın en doğru yolu eğitimden geçmektedir. Biz bize düşen vazifeyi yapma adına hem eğitim hem seminer hem de TV programları ve fabrika denetlemeleriyle bir nebze olsun katkı sağlamaya gayret etmekteyiz. Bizim yapmaya çalıştığımız da bu minvalde olan şeylerdir esasen.
Sonuç olarak en iyi eğitim metodunun temsil olduğunu unutmamalıyız: Helal gıda tüketiminde yetişkinler olarak bizlerin gayretleri, hassas davranmamız ve uygulamalarımızla hem evlatlarımıza hem de çevremize örnek olmalıyız.
Ayrıca Bilal Beyin sunduğu helal gıda seminerlerine de göz atabilirsiniz.